hayatıma 6 ay önce girip şu an yaşamımın anlamı olan bir adam var öyle ki; sanki onca yıl beklememişim, isyanlara kalkmamışım, kim olduğunu bilmediğim bir adama sitemler dizmemişim gibi sanki doğdum, büyüdüm, tanıdım ve hep vardı gibi sanki canım kelimesini ilk kez bu kadar içten ve anlamlı söyleyip yine de yetiremiyormuşum gibi sanki hissettiklerimi anlatmak için kelimeler yetersiz ya da sürekli söylenince büyüsü bozulacakmış gibi sanki gözlerim engelleyemediğim bir biçimde konuşuyor ve ondan hiç ayrılmak istemiyor gibi sanki ona dokunmasam bir anda kayboluverecekmiş gibi sanki onsuz olan şey, söylenen söz var mı ki? gibi sanki düşünmek için onlu şeyler dışında hiçbir konu yokmuş ya da çok çok önemsizmiş gibi sanki binlerce sanki yazabilecekmişim gibi :) *** güsel :) yaşamak güsel, o güsel, onunla olmak güsel sevmek, sevilmek güsel... *** iyi ki doğmuşsun iyi ki varsın bitanem iyi ki benimlesin ve hep benimle kalıcaksın seni çok seviyorum supermanım benim :)
senin sesinle uyanmak gün içinde mesajlar, konuşmalar iş bitimini beklemek ve gelmen seninle yemek, içmek, gezmek, görmek... seninle konuşmak, paylaşmak, eğlenmek... beni kızdırman, kendimi tutamam, savaşmak... sarılmak... ayrılamamak... günü seninle bitirmek... *** günlerin bir geçmesi neredeyse herşeyi seninle düşünmek insanların senli sorular sorması hayatımın ortasına düşüveren birisin sen öyle ki öncesindeki sitemim, özlemimle şu an ki sevincim, mutluluğum birbirine karıştı ne olduğunu bile anlayamadığım bir süre şimdi ise bu hızlı gidiş ve olduğumuz yer çok tuhaf güsel bir tuhaflık bu :) huzurlu ve mutlu öncesini silen ve herşeyi güselleştiren... yani seninle herşey güsel ya da herşey seninle güsel...
uzun bir yalnızlıktan çıktım anla beni
bunca zaman sonra alışmaya çalışıyorum
birinin hayatımın ortasında yer almasına
her sözümde, hep yanımda olmasına
garip bir şey anlatmak zor
bazen çok güsel, mutlu mesutken
bazen sınırlanma, çok alışma ihtimallerinden korkuyorum
sana alışmak için çabalarken, alışmaktan da korkuyorum
seni severken bazen de kızıyorum kendime ve sana
yanındayken uzatamıyorum hiç bir sorunu
surat asışına dayanamıyorum, gül istiyorum
gün içindeki sorunlar senin yanındayken bitiveriyor
huzurluyum, mutluyum aslında
ama uzun bir yalnızlıktan çıktım sevgili
o kadar uzun ki
beklemekten bile vazgeçmişken çıktın karşıma
şimdi emin olmak istiyorum sadece
ama bunun nasıl olacağından da bir haberim
zaman diyorum tanıdıkça birbirimizi
birlikte oldukça, gördükçe, duydukça, hissettikçe...
anlaması da anlatması da zor
bazen kızıyorum kendime ne bekliyorsun diyorum cevapsız...
o kadar beklenmediksin ki
güllerle gelmen, özlemen, her gün farklı bir güsel sözle uyandırman
günlerin seninle başlaması, seninle bitmesi
gitmelerimiz, gezmelerimiz, hayallerimiz
garip hem de çok garip
gerçekmiş gibi değil
saçmaladığımın farkındayım
ben de kendimi anlayamıyorum malesef
ama garip bir şekilde bunun farkında olduğunu
ve bana zaman verdiğini biliyorum
hazır olmadığımın farkındasın
elini çabuk tut diyenlere inat...
zamanla yaşayarak gelişmeli bazı şeyler...
***
ilk tanışmamızdan bu yana 2 ay geçti sadece
ama sanki çok daha uzun zaman geçmiş gibi
hep yanımdaymışsın gibi...
garip bir şeyin içindeyiz
her günümüz her anımız bir olmaya başladı
korkuyorum
alışmaktan, yok olmandan
ve bunu sana anlatamıyorum
karmaşıksın derken
aslında bazen anlamlandıramadığın
ruh hali değişikliklerimi kastediyosun eminim
öyle ki ne demek istediğimi bile anlamıyorsun bazen
bense bilmeni istiyorum söylemeden
anlamanı istiyorum hissettirmeden
bazen enteresan bir şekilde yapıyorsun da bunu
sadece zamana ihtiyacımız var
zamana ihtiyacım var anla lütfen...
ne garip yanımdasın, dokunuyorun, öpüyorsun, içimi ısıtıyorsun sarılıyorum sana kokun sinmiş baksana... ne zaman yakın olduk bu kadar bilmiyorum bir duvar vardı artık yok alışıyorum sana güne seninle başlamayı ve seninle bitirmeyi seviyorum yanımda olduğunu, sevdiğini bilmek güsel huzur veriyorsun dediğinde takıldığıma bakma senin yanındaki kadar huzurlu olmadım hiçbir yerde... birden senli oluverdi herşey sanki hiç sensiz olmamış gibi... sensiz düşünmek zorlaştıkça korkuyorum böyle herşey güsel seninle yeni bir yıla girdik seninle her gün yeni benim için deyenisin hem de cok yeni ama bir o kadar da eskisin sanki varlığımdan beri seni tanımıyorum belki tam olarak ki sende beni ama hani bilirsin ya birini tanımadan hislerinle öyle biliyorum işte seni tarifi karmaşık, duygularım karmaşık, ben karmaşık... kokun sinmiş şaçıma ve gün geçtikçe yakınlaşıyorsun bana hem seviyorum hem korkuyorum ama istiyorum da... yanımda ol istiyorum, ara sor istiyorum, bil istiyorum beni ben de seni sev istiyorum beni ve ben de... gülümsemeni seviyorum, gamzelerini seviyorum, elimi tutmanı seviyorum, sarılmanı seviyorum, sıcaklığını seviyorum, yanımda olmanı seviyorum, beni düşünmeni seviyorum, kıyamamanı seviyorum, sabahları uyanmamı beklemelerini seviyorum, seninle planlar yapmayı seviyorum, ve sanırım ben seni seviyorum... sen benim taytsız ve pelerinsiz biricik supermanimsin :)
2012'den cok umutluydum
nedense 2010'dan beri bu yılı bekliyodum
ama beklentilerime inat o kadar kötü şeyler oldu ki
sevdiklerim üzüldü, ben üzüldüm
birilerine güvendim kazık yedim
yapılması gerekenleri yaptım boşluğa düştüm
onca yıl ağlamadığım kadar ağladım
insanlara güvenim sıfırlandı
agresif, çabucak sinirlenen birine dönüştüm
ama bunlara inat cok fazla gezdim
gitmek istediğim çok farklı yerlere gittim
ve yılın ortasında hiç beklemediğim bir mucize oldu
tam umutlarım tükenmişken
sonrasında herşey güzel gitti
yeni yer, yeni insanlar vb yenilikler
öyle bir durumdaydım ki
herkese güvensiz, herşeye isteksiz,
herşey her an elinden gidicek gibi...
ama farkettim ki etrafımda hep sevenlerim var
ve ben kötü düşüncelerle bir yere gidemiyorum
herşey güzelken kıymetini bilmeli
silmeli dedim geçmişi
önümde açılan kapıdan geçip devam etmeli
ve 2012'nin son ayları farklı süprizlerle geldi
bu yıl farklı olacaktı unuttun mu der gibi
onca zaman bu yılı boşuna mı bekledin der gibi
önce uzun zamandır istediğim arabamı alıyorum
sonra kimse yıkamaz dediğim duvarlarım yıkılıyor
iyi bir şeyler oluyor sanırım
duygularım konusunda bir tarifim yok
hem çok hızlı, hem çok yavaş
garip, karışığım yine
ama bu sefer güsel bir karmaşa
gülümsemesini sevdiğim biri var
inşallah "iyi insan gülüşünü sevdiğiniz kişidir"
ifadesi doğrudur
2012 çok garip bir yıl
beni alt üst etti
dibini de gördüm en yüksek yerini de
kaderimin kesin çizgilerle çizildiği
enteresan bir yıl olarak ömrüme kazınacak
ve herşeye rağmen
bu yılı birlikte bitirmek istediğim biri var :)
ne dersin 2012'ye birlikte veda edelim mi?
- Benim için bir tek sen varsın.
~ Benim için de sen.
- Ne yapacağız şimdi bundan sonra?
~ Bilmem. Ama yaşıyoruz, iki kişiyiz ve birbirimizi seviyoruz. Korkma, dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur.
hayat garip oyunlarıyla sahnede yine perde açılıyor santranç oyununun içindesiniz insanlar sizi köşeye sıkıştırmak, oyundan atmak için savaşıyorlar garip olan siz bütün hamleleri ve ardındakileri görüyorsunuz zavallı piyonlar güya zeki hareketlerle sizden kurtulmaya çalışıyorlar hamleler, entrikalar, arkadan yapılanlar... siz savaşıyorsunuz bir süre, hamle üstünde hamle çoğu zaman beraberinde de pişmanlık... birinin oyununu bozmak, onu devre dışı bırakmak vicdan azabı oluyor ne de olsa insansınız... geri dönüp özür dilemek bile geçiyor içinizden ama bir de bakıyorsunuz ki ardından farklı bir hamle ve aslında amaç sadece sizden kurtulmak çünkü sizin doğrularınız birilerinin oyununu bozuyor tabi gelmiyor işlerine... *** hayat, bazılarını sizle stratejik oyunlar oynasınlar diye çıkartır karşınıza benim gibi fazla iyi niyetli değilseniz darbe almadan kendinizi korumayı öğrenebilirsiniz (çok zor olduğunu düşünsem de...) ki genelde biri sizi beklemediğiniz anda, beklemediğiniz yerden vurur siz o şoku atlattıktan sonra tekrar güvenemezsiniz kimseye herkesten kuşkulu, herşeyden kuşkulu... yapılan iyiliği bile sorgular olursunuz neden? niye? niçin? anlayın artık nasıl bir psikolojiye bürünülür... aslında onca zaman ne kadar safça baktığınızı anlarsınız hayata, insanlara karşınızda oynarken, sizin değişmemenizi sorguladıkları gelir aklınıza herkese iyidir derken, ne kadar aldandığınızı anlarsınız ve oynanan oyunları görürsünüz bir bir herkesin yerine göre taktığı maskeleri hatta değiştirirken sizden çekinmediklerini farkedersiniz nasılsa sorgulamıyorsunuz, herkes olduğu gibi... hakkaten büyük saflık... yola devam etmeli dersiniz sonra silersiniz birilerini, atarsınız oyununuzdan birilerinin hep etrafınızda oynayacağından habersiz... zamanla tahammül edemezsiniz, görmezden gelmekte bir yere kadar hele ki bir şekilde sizi dahil etmeye çalışıyorlarsa dayanamazsınız, patlarsınız herşeyi birbir dökersiniz ortaya kim olduğu, ne olduğu, konumu, yeri, zamanı hiç farketmez kimin umrunda... pişman olursunuz bir zaman size yakışmamıştır ama görürsünüz ki o piyonlara yakışmıştır... pişmanlık hafifler, geçer hatta iyi ki ye bile döner zamanla ne olursa olsun hayat piyonlarını çekmez üzerinizden malesef biri gitse gelir diğeri ama ben büyüyorum be hayat artık piyonlarının oyunlarını görüyorum zavallılar satranç oynadıklarını sanıyorlar ama bilmiyorlar ki ben artık bowling oynuyorum ;)
Senden sonra çok değiştim ben Leyla. O kadar değiştim ki herhalde tanıyamazsın beni görsen. Beni seven herkesi kırıyorum, dinlemiyorum, umursamıyorum söylediklerini. Bomboş yaşıyorum ne söylediğimin farkındayım ne insanların ne sevdiklerimin. Niye böyle biliyor musun? Çünkü sen hep kafamın içindesin. Leyla senin fikrin kafamın içinde bir hayalet gibi ve ben o hayaletle uyuyorum her gece. Ne olur artık izin ver bana. Ne olur yaşamama izin ver. Tekrar birilerini sevmeme izin ver. Ölemem ben.Öldürüremem kendimi Leyla. Babamı yalnız bırakamam.Yanına gelemem Leyla. Çok uğraştım seni getirebilmek için ama yapamadım. Biraz mutlu olmak istiyorum sadece o kadar. Sen yanımda ol yine kal ama ne olur bana izin ver. Üçümüz birden sevinemez miyiz?
bazen istemez canınız hiç bir şey donuklaşırsınız zamansız aslında çok şey istersiniz ama olmayacaksa hiç bir şey... belki cocukluk, belki saçma ama bazen boşalır herşey anlamsızlaşır, hissizleşir beyninizi yormak ya da bir adım atmak gelmez içinizden mümkün olsa ıssız bir adada olmayı tercih edersiniz sevdikleriniz ne yapsa boştur aslında sadece birinin sesini duymayı beklersiniz ıssızlığı dağıtmak için ben varım demesini istersiniz olmaz işte... herkes mutluyken siz mutsuzsunuzdur herkes severken, gezerken, eğlenirken aynı şeyleri yapar ama mutlu olamazsınız sevdiğiniz şeyleri sevdiklerinizle yaparsınız olmayan bir şeyler vardır işte gülerken mutlu gibisinizdir sonra birden içinizden çekiliveririr sevinç hişşş der gibi biri size sürekli neden mutlusun? olmamalısın der gibi kendinize dışardan bakarsınız sanki ruhunuz bedenden ayrılmış siz başka, o başka gibi ruhsuzsunuzdur... *** ruh acı bir gülüş atar size zavallı der kalabalıklar arasında yalnız oyuncu ne kadar oynayabilirsin daha söylesene ne kadar kanayabilirsin daha kapatınca, gizleyince, unutmaya çabalayınca sanır mısın ki bitiverir herşey hiç olmamışcasına olmuyor işte be güselim ışık kapanınca her şey bir bir hücum ediyor beynine düşünmek ve çözüm bulamamak, bulmak istememek arasında çabalarken sanki düşünmek yetmiyormuş gibi bir de kalbine saplanır bir sızı yeter der deli gibi attıramadığın, atmaya çalıştığında susturduğun, durdurduğun için... kontrol manyağı mısın? duygusuz mu bilemedim? filmlere deli gibi ağlayıp, başkalarının acılarını dert edinip, bir insanın karşısında nasıl buz gibi olabilir insan anlamlandıramıyorum seni... sonra da biri anlasın, çabalasın, zorlasın istiyorsun senin için kim uğraşsın? herşeyin o kadar kolay olduğu bir zaman da zor kız mısın sen? ah canım... ama o beklediğin bu zamanda yok yıllar birbirine karışmışta sen burada yanlışlıkla kalmışsın gibi yanlışsın, yalnızsın... sadece beklediğin değil aslında mesele alışamaman... bazı insanları tanımaya, bazı ilişkileri görmeye, bazı sözleri duymaya, bazı bakışları kaldırmaya vb bir sürü bazı... her gün bunlara karşı kendin olmaya, görmemeye, duymamaya, bilmemeye çalışmak yoruyor seni, tiksindiriyor ama yaşamak bir nevi bulunduğun sahnede oynamak kaçacak yer yok sahne değiştiriyorsun o bile çözüm değil insanlar değişiyor ama karaktersizlikler aynı biri de çıkıp esas adam olmuyor hey bunlarla tek başına yüzleşmek zorunda değilsin ben varım demek bu kadar zor mu? *** benim filmim sadece esas kızın yüzleşmesi ve dik durmaya çalışması mı? ama şimdiye kadar hiç böyle bir film çevrilmedi ben izlemedim böyle bir film esas kız odaklı filmler de bile bir oğlan vardır yanındayım diyen... vardır en azından bir şey yapmasa da gülümseyerek ne yaparsan yap ben burdayım der saçma sapan biliyorum birinin olması dünyayı değiştirmeyecek, etrafımda ki insanları ya da ne bileyim alışamadıklarımı evet hiç bir şeyi değiştirmeye gücü yetmeyecek bunun farkındayım sadece bunlara rağmen yaşamımı güzelleştirecek birini istiyorum ve evet çok şey istiyorum üzgünüm...
bu vatan isimini bilmediğimiz binlerce kahramandan bize armağan bu vatan için ter, kanlarını akıtanlardan kalan... Hürriyet, Cumhuriyet! şimdilerde kutlamanın bile yasaklanmaya çalışıldığı insanların hafızalarından Laiklik ile birlikte silinmeye çalışan kelimelerden biri ama sadece bir kelime değil işte o kelimeyi rahat telaffuz edelim diye ölenler var bizim şu an ki biz olmamız için canlarını yok sayanlar var bastığımız toprak kırmızı bizim! göklerde dalgalanan bayrağımız boşuna almadı o rengi bu topraklar çocuğunu, gencini, yaşlısını bağrına aldı üstünde kalanlar özgür olsun diye, kimsenin hükmünde olmadan yaşama şansları olsun diye şimdi nasıl bunlar hiç olmamış gibi yaşanır? Türküz biz! yeri geldiğinde çocuklarının bile seve seve savaşa koştuğuyuz birbirimize inancımızı azaltsakta bazen tarihimize sahip çıkarız bize emanet edilen vatanı çocuklarımızdan ödünç aldık biz ne özgürlüğümüzü ne de geleceğimizi teslim ederiz baskı kurmaya çalışanlara! çocuklarımızdan, gençlerimizden bayramlarını alsan ne olacak? sokaklara dökülür kendi bayramımızı kutlarız barikatlarına inat tarih kitaplarını değiştirsen ne olacak? evelallah tarihimizi bizden sonrakilerine anlatırız biz var oldukça kutlanacak bayramlar! biz var oldukça yaşayacak Cumhuriyet! biz var oldukça bu vatan sadece bu millete ait olacak al bayrağı göklerde dalgalanacak Türk Milletine...
Kurtuluş savaşına başladığımızın 15. yılındayız. Bugün, cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.
Kutlu olsun!
Bu anda Büyük Türk Milleti'nin bir ferdi olarak bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım!
Az zamanda, çok ve büyük işler yaptık Bu işlerin en büyüğü temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir: Bundaki muvaffakiyeti Türk Milleti'nin ve onun değerli ordusunun, bir ve beraber olarak azimkarane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıkIanmızı asla kafi göremeyiz Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geni şrefah, vasıta ve kaynaklanna sahip kılacağız. Milli. kültürümüzii muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızm sürat ve hereket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur:Çünkü Türk Milleti'nin karakteri yüksektir. Türk Milleti çalışkandır: Türk Milleti zekidir. Çünkü Türk Milletli, milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk Milleti'nin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasmda tuttuğu meşale, müspet ilimdir.
Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettinneliyiın ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk Milleti'nin tarihi bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yanılmaz çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıla ve tedbirlerle besleyerek inkişaf etiirmek; milli ülkümüzdür. Türk Milleti'ne çok yaraşan - bu ülkü, onu, bütün beşeriyete hakiki huzurun temini yolunda, kendine düşen medeni vazifeyi yapmakta, muvaffak kılacaktır.
Büyük Türk Milleti.
On beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vaat eden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, siz sözlerimin hiçbirinde, milletiınin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, milli iilküye, lam bir bütünlükle yürümekte olan Türk Milleti'nin büyük millet olduğunu, bütün medeni alem, az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıyla, atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk Milleti!
Ebediyete akı pgiden her on senede bu büyük millet bayramını daha büyük şeref1erle, saadetlerle huzur ve refah içinde kut1amanı gönülden dilerim.
Eskisi kadar özlemiyorum seni, Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.. Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor... Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık. Biraz yorgunum, Biraz kırgın... Biraz da kirletti sensizlik beni! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama “İyiyimler” yamaladım dilime. Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak, Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.. Gel diye beklemiyorum artık, Hatta istemiyorum gelmeni... Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde... Arasıra geliyorsun aklıma, bana ne diyorum Benim derdim yeter bana bana ne! Alıştım mı yokluğuna? Vaz mı geçiyorum, varlığından? Tedirginim aslında, Ya başkasını seversem? İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.. Özdemir Asaf
Sana ihtiyacım yok senin de bana ihtiyacın yok. Ama beni evcilleştirirsen, birbirimize ihtiyaç duyarız. Sen benim için dünyada bir tanecik olursun. Ben de senin için dünya da bir tanecik olurum...
***
Birini sizi evcilleştirmesine izin vermişseniz; biraz olsun gözyaşı dökmeyi de göze alacaktınız...
"Bir defa gözlerime baksan,gözlerimiz karşılaşsa bir defa,bir defa gözlerimin içindeki macerayı tüylerin ürpermeden seyredebilsen anlayacaksın hem beni hem kendini.
Bütün macerayı toptan kucaklayarak bana bütün ülkeni açacaksın.Sen, benim kim bilir kaç asır hep başkaları tarafından kuşatılmış ve nihayet zorla düşürülmüş kale'm değil misin?"
dostla dertleşmek gibisi var mı?
onu anlamak, seni anladığını bilmek gibisi
bu dünyada gerçek sizi bilen kaç kişi var hiç düşündünüz mü?
sırlarınız, geçmişiniz, geleceğiniz ve hatta sadece kendinize sakladıklarınızı bilen ya da sorgulamadan sadece hisseden
anladığı için yanınızda olan
sessizce bile konuştuğunuz
birlikte saçmalığın dibine vurduğunuz
deli gibi gülüp, helak olmuş gibi ağladığınız
hadi kalk gidelim deyip yol aldığınız
ya da hiç birşey yapmayalım deyip pineklediğiniz
birlikte daraldığınız, anlattıkça ferahladığınız, yaşadıkça sarıldığınız
sizin yeri geldiğinde ayakta tutan, yeri geldiğinde cesaret verip harakete geçiren
bir kaç kişi vardır hayatınızda özel içinde özel
bazen aynı anda aynı şeyleri düşündüğünüz
bilmeden hissettiğiniz
bakışarak anlaştığınız
acayip bir şey işte
farklı cinste aşkta böyle bir dostlukla olsun istediğiniz...
***
seviyorum seni deli kız
acın beni de yaralıyor
nerde nasıl süprizler bekler bizi kim bilir
hayat sınarken cok acımasız bazen
canını sevdiklerinle, onların elinden yakıyor
zaman derler ilaç niyetine
geçirmez ama hafifletir...
çok kolay sınıflandırırız insanları
sorgulamadan nedenini...
ne kadar kolaydır bu da böyle demesi
halbuki bazen dayanılması zor şeyler yaşanır
herkesin akıl ve ruh sağlığını koruyamayacağı şeyler
dayanılamayanla başa çıkma çabalaması
farklılaştırır insanı, davranışlarını, karakterini...
yeni biri vardır o kişiye bile yabancı
kendisiyle, sevdikleriyle, hayatla mücadeleye giren
gözyaşları, iç çatışmaları ve başkalarıyla kavgaları birbirine karışan
biri de sormaz neden diye
irdelemez aslını
kimi güler, kimi bağırır çağırır, kimi de bir tekme atar geçer
hayat çok acımasızdır bazen
her zaman düşeni kaldırmaz
sizi sevdiklerinizle sınar
herşeyi elinizden aldığında kaybedecek bir şey kalmamıştır
canım dedikleriniz size sırt çevirdiğinde var olma sebebiniz de kalmamıştır
yok olmak diye buna denir işte
insanı koruyan var olma sebepleri ailesidir "İnsanın zırhı ailesidir"
onlar olmadan yürümek zordur
onlarsız birini de yürütmek
el ve ayaklarının tutması yetmez bazen
yanındayız her zaman diyen birileri olmalı
hep arkasına bakan bir çocuk ne kadar ilerleyebilir ki...
***
şanslı olduğunu bilmeli bazen insan
ve olmayanlara şans vermeli
hatta gerektiğinde tekrar ve tekrar
ki anladığında kendini yaralamasın...
Not : özel bir dizi sorgulayan sorgulatan
gözlerinizi yanı başınızda yaşanan hayatlara açmanız için...
Özgür, oğlum.
Eğer beni duyuyorsan ya da eğer birgün duyarsan sana söyleyeceğim birkaç şey var. İnsan ömrünün sonunu görünce bir başka oluyor. Affet beni oğlum. Biliyorum, sen de üzülüyorsun. Bana gelmeyişin bana çok benzediğin içindir. Onun için kızamıyorum sana. Kızamıyorum ama çok özlüyorum Özgür. Hani sana demiştim ya senin çerçeven çizilmiş, dışarı çıkamazsın diye. Eksik söylemişim be oğlum. Mesele o çizilen çerçeve değilmiş. Mesele o çerçevenin içine hangi resmi koyduğunmuş. Sen hayatını anlamlı kılan ne varsa, kim varsa sakın bırakma. Sakın vazgeçme oğlum.
Aynı göğe baktık farklı zamanlarda belki Aynı yağmur biriktirip kendini Ayrı zamanlarda yıkadı gözyaşlarıyla bizi, Arındık bir annenin masumiyeti kadar Pervane olduk, yandık kanatlarında kelebeğin, Aklımın süzgecinde kaldı son resmin Zeytin gözlü hatıram, umudum her daim sevda gibi, Toplayıp tüm yalnızlıklarımı Sen isimli bir tren istasyonunda Köhne vagonların, biçare yolculuklarına bırakıyorum, Yolculukların en yalnız zamanında. Rayların suskun ötüşlerinde acı Ve umuda dair sol yanım var kalbimin, Kanayan bir yaranın son gülümseyişi gibi… Ruhum var, Ve hala senin seyrindeyim. Yolculukların en güzeli En yağmurlu günündeyim… ENGİN KAYGISIZ
bazen bir fırsat çıkar karşına hatta senin görmek istememene rağmen inatçıdır burdayım der sen umursamaz yürürsün ama aklında da kalmıştır bir şeyler düşün düşün değerlendirmeye değer, nasıl da saçmalıyorum dersin ama geriye de dönemezsin şimdi fırsatı arama sırası sana gelmiştir ama zamanı geçmiştir zaman affetmez geçmişi silmez yaşanılanı geriye vermez geçeni ve yinelemez eğer o fırsatla senin buluşman gerekmiyorsa hayat bazen kötü bir şaka gibidir fırsatlarla sınar seni buluşturmaz ya hani hep gösterir de bir kez olsun dokundurmaz işte öyle bir şey yine balonunu elinden kaçırmış o kız benim...
Hadi bir köprü oluşturalım hayali o restorana gidelim kaderin oyununa eşlik edelim kader tek başına çalışmıyor bak gitmeden görülmüyor nasıl bilinebilir ki hikayenin sonu sahi merak etmiyor musun? *** sana şimdiye kadar belki yüzlerce not yazmışımdır kitap aralarında, karalama kağıtlarında kaldılar sonra okumalısın dedim, okumanı istedim sensiz anlarımı biriktirdim herşeyi bilmelisin ki aramızda hiç zaman kaybı olmasın her anımdasın, sen de hisset istedim sensizken izlediğim filmde akan gözyaşlarımı silemesen de bazen öfkemi dizginlememe yardım edemesen de kararsızlığımda yol gösteremesen de sessizliği bölemesen de bir gün bunları yaptığında yapamadığın zamanlarda seni yanımda hissettiğimi bil istedim sana kızdım çoğu zaman bir türlü gelememene anlam veremediğim için sonra kendime kızdım seni aramayı beceremediğim için kızgınlığım umuduma, umudum kızgınlığıma yenik düştü kimi zaman hatta sensizliğe alıştırmaya çalıştım kendimi hayata karşı, herkese karşı tek savaştım bir süre ama hayat umutla doğmaya devam etti, kıyamadım hala ağlıyabiliyorken sevmemem mümkün değildi hala umudum varken beklememem mümkün değildi bu kadar mümkünüm varken seninle olmam nasıl mümkün olmaz ki? zaman dedim, hala da inanıyorum bazen kendimi kandırdığımı bile düşünmeme rağmen herşeyin bir zamanı olduğuna inanıyorum senin için yazılan zamanı bekliyorum yorgun düşüyorum kimi zaman, umudun kırılıyor paramparça dolaşıyorum bir süre umutsuz ve mutsuz sonra kendi kendime birleştiriyorum parçaları sonunu görebilmek için hikayenin ortasında terketmek istemiyorum oyundan kaçmadan oynamak için çok çabalıyorum inan bana birçok şey yapabilirdim, yapabilirim ama istemiyorum bu hikayede olması gereken kişi sensin senin için bekliyorum yapmayı istediğim çoğu şeyi yaptım hatta fazlasıyla ama beklediğim keyfi, mutluluğu alamadım bir süredir düşünüyorum neden keyif alamıyorum o kadar çok istediğim şeyi yapıyorum ama sanki zorunluymuşum gibi hissiz hislerimi seninle birlikte içime mi gömüyorum acaba? umudum umutsuzluğa yeniliyor mu? yoksa ben sana inanmayı bırakıyor muyum yavaş yavaş? sana hayali demeye başladım bu da bir umutsuzluk belirtisi mi dersin? şimdiye kadar sana ne bir yüz çizdim ne bir silüet başkalarında seni aramadım desem yalan sankilerim oldu kimi zaman ama boş boş ve yine boş çok çabuk herşey kararıyor be hayali büyüdükçe umudum azalıyor, sen siliniyorsun olmayan bir adamı silmek çok saçma ama her anında yanında düşündüğün bir hayali silmek çok zor hayalle geçen yıllar saçmalığın daniskası herkes benim biraz kaçık ya da fazla duygusal olduğumu düşünmekte haklı o kadar ki onlara hak verdiğim için hayallerimi azalttım ben ama baktım ki mutsuzum çünkü bu hayat hayal ettiğim kadar güzel değil, renkli değil, senli değil hayallerim güne gülümseyerek başlama nedenim, umudum hayallerim hayalin olsun istedim ortak bir şey kim bilir belki bir gün... hikayenin sonunu beklemeli buna değer ;)
uyku ile uyanıklık arası gelirsin belki belkiler de biter bir gün...
Ne çok şey beklediğini biliyorsun;gene, bekleyeceksin onları (elinde değil bu); ama beklentilerinin ne ifade ettiklerini, ne anlama geldiklerini -beklediğin, beklediklerin de, birgün tutup gelirlerse, onların da ne ifade edeceklerini, ne anlama geleceklerini- bilerek yaşayacaksın. Ne beklediğini bilerek -ama, beklemeden- yaşayacaksın: en çok beklediğinin de, gelse bile birgün hiçbir zaman beklediğin anlamda gelmeyeceğini bilerek... Yaşamın bir bekleme olacak - ama, beklemeden yaşayacaksın. Oruç Aruoba
ben ayım diyebilirim aslında
bana vuran güzelliği etrafıma iletir
aydınlatırım ortalığı karanlığa inat
ama bir o kadar da karanlığımdır
her zaman göstermem kendimi
hep karanlıkta kalan bir yanım vardır
ama sanma ki kötülükten yana
her ne kadar masum olmasakta
kendime kaldığındandır hep bir şeyler
söyleyip üzmek istemem kimi zaman
ya da kırılıp belli etmem sevdiklerime
bir yanım bana özeldir sevdiklerimden sebep
çoğu da bilir bunu kendi halime bırakır beni
bir zaman tam anlamıyla gösteririm yüzümü
ne bir kuytu ne bir giz
mutluyumdur işte herkes görsün isterim
herkeste benimle birlikte mutlu olsun
umut doludur içim
tüm kötülüklerin biteceğine inanırım
o vakit kimse inandıramaz beni kötü şeyler olacağına
ama bir vakit aniden bir karanlık çöker üstüme
kimse göremez beni karanlıklara karışırım
melankolinin dibine vururum
ağlamaktan helak olabilirim
sanki herşey kötü gidiyormuş
kimse kimseyi sevmiyormuş
dünya kötülük yetiştiriyormuş gibi gelir
sonra birden bir ses gelir uzaklardan
napıyorsun? saçmala der gibi
omzuma uzanan bir dost eli gibi
çıkarır beni o karanlıktan yine aydınlanırım
aydınlık umuttur, mutluluktur benim için
dosttur, ailedir, sevgidir
karanlıkla aydınlığın geçişiyim aslında ben
gel gitlerle dolu sonu gelmeyen döngümde yaşar dururum...
eksik olanı bulduk sonunda
bizde inanmak eksikmiş
bu yüzden zormuş meğer aşka inanmak,
O'na inanmak,
bir gün geleceğine inanmak,
herşeyin pembe olacağına inanmak...
komik geliyor acı bir şekilde
bunca yılın beklenmişliğine karşılık hiç gelmeyen bir adam
şimdi gelde onun varlığına inan
aslında suç onda değil
bizi onun varlığına, aşkın gerçekliğine inandıran filmlerde, şarkılarda, masallarda...
hep diyorum ya aşk masallarda kalmış diye yalan diyen beri gelsin
kim gördü aşkı? kim yaşadı?
tutkudan, hoşlanmadan, etkilenmeden ya da benzeri geçici şeylerden bahsetmiyorum
kim imkansızlığına doğru deli gibi koştu? hiçbir şey beklemeden, düşünmeden...
kim birine aşık olduğunu gösterdi? hesapsız, kitapsız...
kim geceleri sadece birini düşünmeden edemiyor? düşüneceği milyonlarca şey varken...
kimin hakkaten canı yandı? ölüp ölüp dirilircesine...
kimin kapanmayan yarası var? her an kanayan...
aşkın bazı belirtileri olmalı bence
sıradan olmamalı!
yoksa tüm dünya aşıkta bir aşk özürlü ben miyim?
bir insanın iki günde bitemez aşkı!
aşk bu ya boru mu?
o dediğin aşk değil işte canım benim
insan aşık olduğu adamla arkadaş olamaz!
kim dayanabilir başka birine aşkını gelip anlatmasına?
yerin dibinde olmak istersin o sözleri duyacağına
yok canım o da aşk değilmiş zaten
elektrik olayına hiç girmeyelim isterseniz
benim şartaller o konuda hep atık...
herkes o kadar çok aşktan bahsediyor ki
o kadar çok kullanılan sıradan bir kelime ki
anlamını korumasını geçtim kirlendiğini düşünüyorum
aşk artık masum değil malesef
geçici heveslere kurban edildi!!
bize de yasını tutmak kaldı sanırım
bir zamanlar aşk vardı
ama biz yoktuk...
bir insanın hayatını elinden almak ne kadar kolay ya
bir de insanların ölümü üzerine yapılan konuşmalara bakınca
insanın içi daha çok yanıyor
insan sorgulamadan edemiyor niye yitiyor bu canlar
şu üzerinde gezilen toprak parçasını bir doyuramadık kana
canlar seve seve feda da
boşa mı bunlar?
oyun içinde oyun oynanırken
boşa mı bu ağıtlar?
vicdan kimilerinde hiç kullanılmamış haliyle duruyor
ve insana iğreti veriyor yapmacık tavırlar
yanıyor yürekler, ocaklara ateş düşüyor
ama gündem hemen değiştirilmeye çalışıyor...
ne kadar uykuyu seven,
ne kadar umursamaz bir toplummuşuz
bizi vuruyorlar bizim umurumuzda değil
Suriye'ye nasıl gireriz çabalarındayız hala
adamlar öyle bir ahkam kesiyor ki
sanırsın en önde yer alacak çatışmada
o gitsin sıcacık evinde parasını verip ya da çürük ilan edip askere bile göndermediği sevdikleriyle otursun
sonra bıçak kemiğe dayanmış da yok yeter artıkmış da
dadadada....
***
Türküz biz ya atalarımız boşuna ölmedi
bu çocuklar boşuna ölmüş olamaz!!
biz kadınıyla erkeğiyle çocuğuyla cephede yer almışız
gerekirse yine alırız!!
biz vatanı uğruna seve seve can vereceklerdeniz
inanıyorum ben bu millete
uyanacaklar artık inşallah!!
bazen bir şey hissedersiniz
sanki var gibi yok gibi
kafa karışıklığı gibi
gibi gibi...
sonra adım atmak istersiniz emin olmak için
ama bir sonuç alamazsınız
bu sefer beklemeye koyulursunuz
anlaşılır nasılsa herşey zamanla
sonra samimiyetsiz inkar çabaları görürsünüz
sanki sizde var olanı yok etmek istermiş gibi
halbuki olmayan bir şey için
komik bir çabadır yapılan
güler geçersiniz...
büyüyoruz ne kadar inat etsekte zamana belki yüzümüze, huyumuza, suyumuza yansımasa da yılların son iki hanesi sürekli değişiyor bizimde 2 haneli yaşımıza her sene + 1 büyümeyi sevmiyorum her sene ayrı bir sorumluluk ayrı bir yüzleşme inadıma inat zaman ben kaçtıkça al sana bir de bununla uğraş bakalım der gibi ama haksızlıkta etmemekte lazım çok güzel zamanlarım oldu olacak eminim geriye bakınca hep güzel şeyler hatırlıyorum her an bir gülümseme suratımda ve bir özlem kalbimde gülmekte hiç zorlanmayan biri olarak hayata çok gülmüşlüğüm var günü geldi acısına bile gülüp geçtim işte bu en önemli büyüme belirtisi!! acıya da gülünebiliyormuş zamanla o kadar gözyaşının boşa akıtıldığını da anlıyor insan zamanla zaman kesinlikle çok iyi bir öğretici yeri geliyor severek, yeri geliyor süründürerek... *** zaman elimden çocukluğu saflığımı alır bir gün ben de diğerleri gibi olurum diye korkuyorum aslında ne kadar bazılarına benzemek istesem de bazen bu halimi seviyorum kendi yarattığım dünyamda yaşamak güzel gerçeği hayallerle süslemek mutlu olma sebebi işte bunları alma benden zaman hadi son haneye bir ekleyelim seninle ama bana dokunma anlaşabilir miyiz acaba?
saçmalıyorum belki ama ağlamak istiyorum hatta saçma salak dizilerle başladım hafiften noluyo ya? içimde bi doluluk var benim soluk almamı sınırlıyor gibi sanki boşaltsam rahatlıycam ortada da hiç bir şey yok ne dert ne tasa klasik iş günü ertesi saçma diyorum ya olmaması gereken bi zamanda gereksiz duygusallık neyse çıkar bunun sonunda da bir şey inşallah mutluluk için dökülürler...
bugün arkadaştan veto yedim nerde büyümüşüm ben masal dünyasında yaşıyormuşum bu kafayı depiştirmem lazımmış millet gömlek değiştirirken ben sonunu düşünerek korkarak boşa zaman harcıyomuşum niye yapıyomuşum sonunda üzülüp gececeğim bir durum varsa neden korkuyomuşum saçmalıyomuşum kısaca; değiştir o kafayı öyle gel!! *** işin kötü tarafı ben zaten farkındayım ama değişmeye çalışıyom hatta bence gelişme var ama birazcık yavaş adım atmak gibi değilde kendi etrafında dönmek gibi öyle yerlerden vurdu ki bunu kendim itiraf etmek zorunda kaldım hakkaten ilerleme yok sadece başka açıdan bakabilmişim bu kadar zamanda sanırım ben beceremicem bu olayı ya bu kafayla zor daha iyi anladım ama anlamak bir işe yaramıyor işte adım atacak cesaret olmalı insanda saçma sapan şeylere cesaret edip ahkam kesmeyi biliyom da bu konuda beceremiyorum nedense neden neden hadi açıkla bakalım :) sorularla köşeye sıkışmak çok gıcık bir şeymiş ya :)) bakalım bu ayı nasıl bitireceğiz ilerlememi benden merak ediyorum bekle ve gör ;)
hayatın hep acı yüzüne değinmişim bunca zaman
halbuki kendimi polyanna sanırdım bir zamanlar
büyümek böyle bir şey demek ki...
ama ne olursa olsun en kötü günümde bile
bana hayatı sevdiren şeyler de var aslında
içten bir gülüş, bir dost, birşeyler paylaşabileceğin birileri,
kulağa hoş gelen bir müzik, sürükleyici bir roman, düşünüldüğünü bilmek,
sevildiğini bilmek, sevmek, özlendiğini bilmek, özlemek,
yapabilmek, edebilmek, olmak...
kısacası hayata umutla bakmamı sağlayan herşey...
işte sırf bunlardan sebep bu sıralar herşeyi seviyorum
herşeye "seni seviyorum" diyesim var
(ki bu kelimeleri çok çok ender kullanırım)
onu da seviyorum, bunu da seviyorum, şunu da seviyorum
ben hayatı seviyorum kardeşim ;)
çünkü içimde umudum var
iyi şeyler olacağına dair
evet çocuklar güzel günler göreceğiz, güneşli günler :))
anlayacağınız mutluyum bu sıralar Allah nazardan saklasın :)
artık sabahları nedensiz güne gülümseyerek başlamalarım
sürekli dilimde değişen şarkılarım
insanlara umutlu yaklaşımlarım var ne kadar güvenim azalsa da
evet evet bir umut var içimde
sanırım ruhun meyvesi, insanın yaşama sebebi sadece ve sadece umut aslında
geriye dönüp baktığımda umudumun kırıldığı anlardı mutsuzluklarım
olumsuzluklar, vurgunlar, imkansızlıklar umudumu azaltmıştı
herşeyi sorgulayan agresif bir tipe dönüşmüştüm
ki beklenmeyen olaylar silsilesi içinde buldum kendimi
daha yeni yeni toparlıyorum, anlıyorum olanları
çok klişe belki ama ne olursa olsun umudunu kesmemeli insan
hayatın her daim bir süprizi olduğunu unutmamalı
bazen kötü ya da iyi olması gerçekten bir anlam ifade etmiyor
eninde sonunda hayırlısı olduğunu, olacağını bilmeli insan
ve bundan sebep hep bir kıvılcım olmalı içinde
bir çocuk gülümsemesiyle alevlenecek...
Beklemek. Aşk konusunda öğrendiğim ilk ders buydu. Gün sürüklenip gitmektedir, binlerce plan yaparsınız, olası tüm diyalogları düşlersiniz, davranışınızı değiştirmeye söz verirsiniz kendi kendinize ve orada öylece beklersiniz; kaygılar içinde, sevdiğiniz insan dönünceye kadar. O geldiğindeyse, ne diyeceğinizi bilemezsiniz. Beklemekle geçen o saatler gerilime dönüşmüş, gerilim korku halini almıştır; korkuysa, duygularınızı belli etmekten utanç duymanıza yol açar.
Sevmek, uyuşturucu almak gibidir. Başlangıçta kendini iyi hissedersin, bütünüyle verirsin. Ertesi gün, daha fazlasını istersin. Henüz zehirlenmemiş, o duygudan hoşlanmışsındır ve onun üzerindeki egemenliğini sürdürebileceğini sanırsın. Sevdiğin kişiyi iki dakika düşünür, sonraki üç saat boyunca unutursun. Ama, yavaş yavaş onun varlığına alışır, ona bütünüyle bağımlı hale gelirsin. Böylece, onu üç saat düşünüp iki dakika unutmaya başlarsın. Yakınında değilse, bağımlılarının uyuşturucu bulamadıkları zaman hissettikleri şeyi hissedersin. Uyuşturucu bağımlılarının, gerek duydukları şeyi bulamadıkları zaman hırsızlık yaptıkları, kendilerini aşağıladıkları gibi, aşk için her şeyi yapmaya sen de hazırsındır. İşte bu yüzden, seveceğimiz kişi, yanımızda tutabileceğimiz kişi olmalı.
Barajlar gibidir aşk; bir zerre suyun sızabileceği bir çatlak bırakırsanız, bu su duvarları yavaş yavaş kemirir ve öyle bir an gelir ki, akıntının gücünü artık kimse denetleyemez. Duvarlar yıkılacak olursa, aşk efendi olarak her şeye el koyar; neyi yapabilirim, neyi yapamam, sevdiğim kişiyi yanımda tutabilir miyim, tutamaz mıyım gibi sorular artık boşunadır. Aşık olmak, denetimi elinden kaçırmak demektir.
Aşk her zaman yenidir. Yaşamımızda bir kez, iki kez, on kez sevmiş olmamızın önemi yok; kendimizi her zaman bir bilinmezle karşı karşıya buluruz. Aşk bizi cennete de, cehenneme de götürebilir; ama her zaman bir yere götürür. Onu kabullenmemiz gerekir; çünkü varlığımızı besleyen odur. Ondan kaçarsak, gözümüzün önünde meyve dolu dallarıyla duran o ağaca baka baka, elimizi uzatıp istediğimiz meyveyi koparmaya cesaret edemeden açlıktan ölürüz. Nerede olursa olsun, aşkı arayıp bulmamız gerekir; bu bize saatlerce, günlerce, haftalarca süren düşkırıklıklarına, üzüntülere mal olsa da. Çünkü biz aşkın peşine düştüğümüz anda, o da bizi karşılamaya çıkacaktır. Ve bizi kurtaracaktır.
Paulo Coelho ~ PİEDRA IRMAĞININ KIYISINDA OTURDUM, AĞLADIM
Aşk garip şey vesselam ama çok güzel ifade edilmiş paylaşmadan olmaz ;)
ama ne yazık ki bu bi sıralamaysa malesef kulunuz ancak ilk aşamaya vakıf olabilmiştir
üzülerek bildiriyorum :(
inşallah siz beklemeleriniz sonunda uyuşturucunun etkisindeyken bile yanınızda olabilecek ve barajınızı yıkmadan deli dolu yaşadığınız duygularınıza eşlik eden birini arayıp bulabilirsiniz...
ne diyeyim şimdiden kolay gelsin zor iş :)
bu sıralar herkes bana akıl verme derdinde
bu da benim kararsızlığımdan sebep tabi ki
ve beni düşünmelerinden tabi ki de
kimi beni sınıflandıramıyor :)
kimi anlıyor teselli niyetine
kimi gaz veriyor hadi gibisine
kimi boşver ya bak keyfine diyor
karmakarışığım zaten bi de üstüne sevdiklerim
hepsi aynı hapsi ayrı
aslına bakarsanız kafam daha cok karışıyor
hepsini dinleyip bir şeyler yapıyorum
ama napıyorum ben de bilmiyorum
yaşıyoruz ortaya karışık :)