... Denizin kıyısında durmuşuz. Ayaklarımızı suya salmışız Ethel. Sen diyorsun ki ' şu ilerideki elli beşinci dalgaya yüzelim birlikte. bak o dalga ne kadar güzel! ' ben de 'hangisi?' diye soruyorum. Daha sorumu bitirmeden yer değiştirmiş oluyor senin işaret ettiğin dalga. bak artık söylediğin yerde değil. Elli beşinci değilde otuz beşinci olmuş şimdi. giderek yaklaşıyor. Yani zaten o bu tarafa geliyor. gelirken de elbet bir şeyler getiriyor yanında . Şimdi önünde iki seçenek var . Ya atlayacaksın denize , dalgaları filan unutup sen de bir katre olacaksın onun içinde. Ya da kıyıda durup , bekleyeceksin. dalgaların kıyıya vurup parçalanamasını seyreyleyeceksin. O zaman da onlar birer katre olacak gözlerinin önünde. İki türlü yaşanır hayat eğer bir şeye benzeyecekse. Ya kendini yok edeceksin hayatın içinde ya da hayatı yok edeceksin kendinde.
bugün mutlu uyandım, herşey güzeldi
yapacaklarımı artık yoluna da koymayanın verdiği rahatlıkla gittim işe
herkes iyileştiğimin, kendimi iyi hissettiğimin farkında
gülerek eğlenerek geçen güzelim günümü
zehir etmeyi başardılar!!!!
ya nasıl bir otoritedir, nasıl bir güvendir? anlamadım
senden bunu beklemezdim deyip gereksiz ve söz hakkı verilmeden
sinirden kendimi tutamadığım bir azar yedim
yok böyle bir şey ya!!
bir sor bakalım ne olmuş, niye öyleymiş
ama büyük adam sormaz, yargılar
otorite sormaz, emreder
yazıklar olsun ya verdiğim emeklere
saygı duyduğum herkese ve herşeye
yaptığım yapmak istediğim herşeye
insanlara katkım olsun diye boşuna bir şeyler anlatmama
okuduğum kitaplara, öğrendiğim bilgilere
sırf çalışmak için geldiğim bu şehire
yazık ya
bunca zaman deli gibi çalıştığımı, bir gün olsun kaytarmadığımı
hatta yapmak istediğim, düşündüğüm şeyleri paylaşabildiğimi
millete derdimi anlatabildiğimi sanıyordum
ama nerde idareden bağımsız kafama göre iş yapan aylak insanım ben!
aa onlarda haklı tabi
alışmış millet yatarak iş yapanlara, söz geçiremeyip iş yaptıramadığı adamlara
burda her işi söylemeden yapan
üzerine düşmediği halde herşeyi halletmeye çabalayan biri var
at üstüne ne varsa, yapsın işi ne di mi?
yok yok onlar akıllı ben değilim
benim baştan kimseye bir şey sormamam gerekirdi
kimseye birşey anlatmamam, işimi yapıp çekip gitmek
beni ilgilendirmiyor deyip herşeyi üzerimden atmam
işe geç gidip eren çıkmam, durmadan izin istemem
evet evet benim bunları yapmam gerekirdi
yapmadığım için ben suçluyum
hakediyorum tabi azarı da
sabrımın gerçekten son haddindeyim
dayanma sınırlarımı zorluyorlar artık
tahammülde bir yere kadar bende insanım ya
makina mi bu kur çalışsın, emredilen dışında bir şey yapmasın
ha şu yazdıklarımdan da bir şey yaptığım çıkmasın
keşke yapsaymışım ona da pişmanım
ama sona kaç kaldı artık emin değilim
ya çekip gideceğim, ya da bir şekilde yine gideceğim
keşke azcık umursamaz olsam ya
tamam deyip arkanı dönüp gidebilsem
olmuyor işte olmuyor!!
nasıl bir şeysem ben artık
kesinlikle bu zamana göre fazla insanım ben
insanlıktan çıkmak lazım bunları anlamak için heralde
onun için zorluyorlar beni
onun için daha çabuk sinirleniyorum artık
onun için eskiden hayatta söyleyemediğim şeyleri söyleyebiliyorum
ama kahretsin ki pişman oluyorum
yakışmıyor bana böyle davranmakta, o sözleri sarfetmekte
beni benden soğutuyorsunuz
nasıl bir şey bu ya
kaçmak değil bu ama uğraşmaktan gerçekten yoruldum
artık sözleri de kaldıramıyorum iyi niyetli bile olsa
gideceğim sonunda bu nasıl olur bilemiyorum ama
sona gerçekten az kaldı hem de çok az...
Madde X : Aklına gelen başına gelir!!!
ya benim özsezilerin çok kuvvetli ama yinede umursamazım
ya da olasılıklara pek ihtimal vermiyorum
ama hayat olasılıklar zinciri değil mi?
olasılıksızı okuduğumda bu duygu özellikle içimde perçinlenmişti
ama işte insan evladı ders almaz ki :S
bazen göz göre göre olan şeyler
yok olmaz canım deyip oluveren şeyler
ah o şeyler ahhhh...
bir yandan elinizde olan
diğer yandan ise elinizde olmayan, kayıp giden şeyler
ve hep bir şekilde ters giden şeyler Madde Y: Ters gitme olasılığı taşıyan bir şey ters gidecektir! neyse biz yine de iyimser olalım vardır her işte bir hayır :)
Janus gibidir hayat; iki yüzlüdür kader
Bir yüzünde mutluluk, öbür yüzünde keder
Herşeyin bir doğru yüz, bir de yanlış yüzü var
Var olan herşey doğru, herşeyde bir yanlış var
Zaman âdildir gerçi hakksızlığı da sever
Hem iyi, hem kötüdür hem mutluluk, hem keder Janus gibidir hayat: iki yüzlüdür kader ... Ben bu kader dersini öğrenemeyen çocuk
Ödedim bedelini zamanı öldürmenin
Oyar hergün kalbimi kartal gagalı zaman
Bir yüzüm çocuk yüzü öbür yüzüm ihtiyar
Herşeyin bir doğru yüz, bir de yanlış yüzü var
Janus gibidir zaman: iki yüzlüdür kader
Bir yüzünde mutluluk öbür yüz sonsuz keder...
Hani biriyle tanışırsın, çevrende görmeye alıştığın insanlardan çok farklı biri. Öyle biri ki her şeyi bambaşka bir gözle görür ve seni de bakış açını değiştirmeye yöneltir. Dünyaya onun gözleriyle bakmaya başlarsın. İçine ve dışına da. Etkilenirsin. Etkilenmek ne kelime, büyüsüne kapılırsın. Gene de ilk başlarda araya bir mesafe koyabileceğini, yüreğini kontrol altında tutabileceğini zannedersin. Oysa rüzgâr sandığın fırtınadır. Sınır sandığın yer oynak ve kaygan bir zemindir. Bir bakmışsın, farkında bile olmadan açılmış, karadan uzaklaşmışsın. Okyanusun tam ortasındasın...
bo-ğu-lu-yor-um elimden gelen bir şey yok ne kadar zorlasanızda müdahale etmek istemiyorum, edemiyorum da insan kendinden başkasını duymadıkça o'na ne desen boş ne yapayım? üzülüyorum evet! ama kim haklı karar veremiyorum bana da düşmez zaten evet hatalar engellenmeli de onu yapacak ben miyim? neden hep herşey bana kalıyor? üzülüyorum ben de, ne yapmalıyım? ne söylesem, hangisi doğru kelime? bilemiyorum, yapamıyorum! üzgünüm, kızgınım, kırgınım, çaresizim! ama çare ben değilim ne yapayım? düşünüyorum ama mantık ayrı, kalp ayrı diyor yine bir yanım kıyamıyor, üzülüyor bir yanım saçmalık diyor korkuyor yardım etmeliyim ama nasıl of ya naptın be güzelim? ne diyeyim ben sana şimdi desem duymuyorsun ki ne yapayım ben şimdi hadi söyle ne!?
Mürşit mi arıyorsun? Etrafındaki ette kemikte arama! Yüreğini yokla bir hele, ıssız mı,sessiz mi haykırışları. İşte ben soluğun olacağım, Ta içinin içinden seni çıkartacağım Celaleddin. Oyalandın. Oyaladı gölgeler seni Gel gör bendeki senleşen seni... Ben senelerdir sendeyim de Senin haberin yoktu...