28 Ağustos 2011 Pazar

Je veux :)

Bienvenue dans ma réalité

26 Ağustos 2011 Cuma

Yine Biraz Polyanna :)

Ramazan biterken arkadaşlarla güzel bir iftar yaptık
(buraya beni bağlayan insanlar olduğunu daha iyi görüyorum bu anlarda)
çok eğlendik, güldük ve biraz aşırıya kaçarak yedik sanırım :)
türk kahvesi ardında tabuda 
bizim evin içinde şekilden şekile girmemize sebep oldu :))
ben evimde birilerini ağırlamayı seviyorum ya
helede bunlar bendense zaten :)
hayatta en çok şükür ettiğim şeydir 
ve sanırım ender şanslı olduğum konulardan biri
her zaman etrafımda doğru insanlar olması
ve o ayrımı yapabilmem
zordur insanın birilerini kendinden sayması, benimsemesi
derler ya sayılı dostu olur insanın
benim artık 2 elin parmağını geçiyor sanırım :)
tabiki hepsi farklı yeri gelip paylaştıklarında
ama hepsi özel ve aslında hepsi bir
benim dünya üzerinde birbirine benzer insanları etrafıma çekme gibi bir özelliğim var sanırım ;)
seviyorum bu insanları ya, onlarla birlikte olmayı
ve hatta onlar olduğu için bu hayatı
çok iyimserim bugün elimde değil :)))

25 Ağustos 2011 Perşembe

Değişmek Gerek

insanın büyüdüğü ortam ve ailesi
onun olaylara bakışı oluyor zamanla
ve yıllar sonra ne kadar değiştirmek istesenizde
kalıplaşmış bir şeyi değiştirmek o kadar zor ki
o zamanki düşüncelerin büyümüş olmanıza rağmen değişmemesi
biraz kötü bir şey
çünkü büyüdüğünüzde olgun davranmanız beklen,r sizden
siz ise o zamanki çocukluklarınıza devam edersiniz
bu kimine göre sertlik, kimine göre umursamazlık, vurdumduymazlık
ya da duvarlaşmalar olarak nitelenebilir
ama sizinle o kadar bütünleşmiş bir şeyleri değiştirmek zor oluyor malesef
ama değişmek gerekiyor
mantıklı düşünüp çocukça hareket etmek hoş olmuyor
ne kadar kendime engel olamasamda
elimde olmadan yapsamda
ne yapalım değişmeye çabalayacağız
onlar haklı kabullenmem gerek...

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Hayat Devam Eder...

Bir gün gelir kader tüm borçları öder

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Bitsin Artık Bu Ucuz Roman

Her şeyin üstüne geldiği falan yok!
Sadece senin çok üstüne düştüğün şeyler var.
A. Huxley

oturup üzerine uzun uzun düşünülecek bir söz
insana bir tokat gibi iniyor okuyunca
üstüne düştüğümüz o kadar çok şey var ki şu hayatta malesef...
***
o zaman Ajda Pekkan dan gelsin
bitsin artık bu ucuz roman
sen gerçeksin onlar yalan...

19 Ağustos 2011 Cuma

Aşk'a Dair Sorularım Var!

uzun zamandır romantik filmler, kitaplar ve hatta dizilerden uzak duruyorum bunun nedeni aşka bakışımın farklılaşması sanırım ya da mantığımın hegamonyasını kabullenme gayretim. herneyse herkesin mutlaka izlemelisin demesine rağmen izlemediğim filmi arkadaşın isteği üzerine beraber izledik. hayatta en çok inandığım şeylerden biridir tesadüfler, hayatın tesadüfler bütünü olduğunu bile düşünüyorum çoğu zaman... tarihler ise benim hafızamda kalmamasına karşın öyle yazılmış ki hayatın dönüm noktaları gibi, doğum, evlilik ve ölüm tarihlerin  yazılmıştır, değiştiremezsin denir filmde de vurguladıkları gibi... ufacık zaman dilimleri içinde öyle şeyler oluyor ki bazen hayatının en büyük şansı bazense en büyük acısı... ne kadar tuhaf hayat bakıp göremediğimiz o kadar çok şey var ki, işin acısı bunu çok çok sonra farketmemiz. bazen teğet geçer hayat ya da geçirtir. genelde bana yaptığı gibi... aşkında bir zamanı var denir. peki ya aşk kelime anlamını yitrdiyse, ya insanlar hissetmeye hissetmeye onu unuttuysa, ya uzun zamandır uğramadığı pas tutmuş bir kalbe uğramak istemezse, ya da uğradığında çok geçse... o zaman aşk ne anlama gelir? imkansızlık olmasın bu sorunun cevabı... yaşanan kısacık zamanlar mıdır aşk? o anlar ömre bedel midir? ve hep bir ayrılık mı izler ardından? sonra bir resim avutur mu gerçekten? yandı bitti kül oldu bu mudur aşk? sizi bilemem ama benim cevaplarım aşk sözcüğünü anlamsızlaştırıyor artık belki de bu benim hissizliğimden ama mantığım kalbime galip geliyor elimde değil. ne kadar ağlasamda filmlere, gerçekte ağlamak zor geliyor sanırım. sorun bende mi, onda mı, hayatta mı, teğet geçen anlarda mı, zamanın bir türlü gelememesinde mi, ya da aklıma şu a gelmeyen başka bir şey yüzünden mi bilemiyorum. bilmekte istemiyorum aklım gönlüme yasaklar koyuyor kırılmasın diye belki bu korkaklık ama fazla umut ve hayal kırıklığı çok can yakıyor...

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Gözümüz Aydın!

hadi gözümüz aydın
en sonunda olcak olcak dedim oldu
neyi çağırırsan o oluyor işte
bir takıntıdanda kurtulmuş olduk ne diyim
hayırlısı...
hoşçakal...

16 Ağustos 2011 Salı

Bir Oh Dedim :))

oh be!
yaklaşık iki aydır içinde bulunduğum
hatta az birazını da kendim yarattığım sıkıntıyı
üzerimden attım
nasıl mı :)
***
haftasonu kısa bir seyahat yaptım
uzun zamandır yanyana gelemediğim
telefonda konuşamadıklarımızın biriktiği
öyle ki nerden başlayacağımızı bilemeyip saçmaladığımız 
ve geçen zamanda birbirimize anlatamadıklarımızı, danışamadıklarımızı 
resmen trans halinde herkesten  ve herşeyden uzaklaşarak
inişli çıkışlı bir duygu seli içinde kısacık zamana sığdırdığımız bir gün oldu
işte öyle karmakarışık ama sinirin rahatlamaya, üzüntünün mutluluğa, 
gözyaşlarının gülümsemeye dönüştüğü bir gündü
ve birbirini gerçekten anlayan, hissettiklerini hisseden, tarafsız olarak değerlendiren, yol gösteren iki insan bir araya geldiyse eğer herşeyin güzel olması dışında bir alternatifi yoktur
çünkü umudu aşılar iki insan birbirine 
geçen zamana bakılıp dersler alınmıştır, 
yaşananlar, görülenler değerlendirilmiş
isteklerin, beklentilerin artık farklı olduğu anlaşılmıştır çoktan
zaman büyütüyor iki küçük kızı sanırım
olgunlaşıyoruz mu demeli?
ve kararlar alıyoruz 
bunca zaman başkalarını düşünerek kendimizden çaldıklarımızı
kendimize ödül olarak vermeye
yani hayatı yaşamaya bazı insanları duymamaya, 
bazı şeyler için üzülmemeye, sinirlenmemeye
umursamamayı tam olarak beceremesekte
hayatı istediğimiz gibi yaşamaya...
***
okulu bitirdiğimizde 81 dostum olsa her biri farklı bir köşe bulurdu heralde şu ülkede demiştim
uzaklık koymuştu gerçekten
hergün birarada olduğunuz insanlardan uzaklaşmak o kadar zor gelmişti ki
şimdi ise hepsi bir araya toplanıyor gibi
yanyana olmasakta çok yakınız 
hayat ne kadar garip değil mi :)
sizi herşeyle, herkesle sınıyor ve ödüllendiriyor...
***
anlayacağınız günün sonunda otobüste 
gayri ihtiyari bir oh çekerken buldum kendimi
sıkıntım uçup gitmişti sanki
bu ancak iki dost bir araya geldiğinde olabilecek bir şeydi
özlemişim hemde çok 
iyi ki geldin canım ve iyi ki geldim :))

12 Ağustos 2011 Cuma

Hayal Mi? Gerçek Mi?

Kişinin belirli bir anda yaşadığı hep hayalleridir ya da, aldanmaları ; 
gerçeklerini ise hep sonradan, çok sonradan, geçmişi olarak yaşar. 
Yani, kendisini belirleyen, hep gerçekler olduğu halde, 
yaşadığı hep hayallerdir.

Oruç Aruoba - Benlik

11 Ağustos 2011 Perşembe

Film Zamanı Gelmiş :)

Ramazan film izlemek için mükemmel bir zaman
şu son dönemlerde kaçırdığım filmleri izliyorum
musait bulduğum bütün aralarda :)
bugün işte budur dediğim film step up 3d
sinemada izlemek varmış ama pc dende gayet iyiydi
müzikler, danslar muhteşem
keşke biraz kabiliyetim olsa
çok isterdim en azından şu hareketlerin bir kısmını yapmayı
kesinlikle çok eğlenceli olurdu :)
ama "bazıları dans etmeyi öğrenir, diğerleriyse dans etmek için doğarlar"
benim sanırım bu işi öğrenmem lazım :))

9 Ağustos 2011 Salı

Ömür Hanım'la Güz Konuşmaları

...
Gökyüzünü öpmek isterdim, gözlerimle değil dudaklarımla
Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan
Delilik mi dedin?
Kim bilir...
Belki de yerde sürünmenin bir tepkisidir bu,
ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu
Gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi?
Kim ne diyebilir ki?

Şükrü ERBAŞ

...

...
Ne önemi var ki kimliğimin,
herkes kadar önemli ve herkes kadar önemsizim
bazen kendimi bir dev gibi algılarım 
masal dünyasından kopup gelmiş 
ve her bir insan bir karınca kadardır gözümde o an...
bazense dünya bir okyanus 
ben küçük bir kibrit çöpüyümdür okyanusda savrulan...

Elif Eylül Aybaşoğlu


7 Ağustos 2011 Pazar

Tamam Yookkk :)

bu sıra herkesin ilgi odağıyım
ya da herkes kafayı bana takmış :)
beni analiz etmeye ve fikirlerimi değiştirmeye çalışıyorlar
evet olaylardan, yaşananlardan kendime sonuçlar çıkarıyorum
ve bunlar benim budur dediğim kural gibi bir şey
doğru diyorlar 
insanlar farklı farklı ve kesin değerlendirmeler yapmak yanlış
ama ben genelde durumlar için bu değerlendirmeleri yapıyorum
tamam bazen insanlar içinde...
ama hayat bize kullanım kılavuzuyla birlikte verilmedi
tecrübelerle kendimize bir yön belirlemeye çalışıyoruz
belki ben kesin çizgiler çizdim için dönüş yapamıyorum
ya da bir yol belliyken diğerine geçmek gereksiz bir risk gibi geliyor
tamam esnek olmalıyım birazcık
net tavırlar kimi zaman yanlış olabiliyor
ya da farkında olmadan bir şeyleri atlamama neden olabiliyor
ama bu yaşa kadarda böyle gelmiş
değiştirmek biraz zor
hak veriyorum ama yapmaya gelince
o anı atlıyorum galiba
bir dahakine diyorum
sonrakine, yok ondan sonra...
tamam tamam :)
bundan sonra hayatı şekillendirmeye çalışmak yok
insanlar için kesin hükümler vermek yok
önemsiz şeylere takılmak yok
sert davranmak, gereksiz agresiflik yapmak yok
tabi elimden geldiğince ;)

5 Ağustos 2011 Cuma

Ol !

sadece ol işte 
çok mu zor?


4 Ağustos 2011 Perşembe

Hangimiz kalırdı?

...
Eğer sana bakıyor olsaydım, ve sen de bana bakıyor olsaydın, tıpkı şimdi olduğu gibi sadece bakıyor olsaydın ve belki de konuşuyor olsaydık, belki, ve sen benim gözümde yansıyor olsaydın ve ben de seninkinde, yani sen benim gözümde kendini, ben de senin gözünde kendimi görebilseydim ve ikimizden biri kafasını çevirseydi geride hangimiz kalırdı? ha? kim kalırdı?


Dermot Healy


3 Ağustos 2011 Çarşamba

Hayırlı Ramazanlar :)

2 Ağustos 2011 Salı

Olabilemedin...

Olabilmek...
Olabilemedin, koyu parıltılı gözlü sevgilim benim...
Ben vardım; sen, kendini yok etmeyi seçtin.

Oruç Aruoba, İle

Melek Mi? Şeytan Mı?

Yaşadığımız bu uzun dünya sürgününde, yaşadığımız ve yaşattığımız tüm zulümlerin ardından, içimizdeki melek kendini korumak için şeytanlaştı.
İçimizdeki şeytan ise, insanoğlunun zalimliğe varan kötülüklerini görünce, kendisinin bile bu kadar kötü olamayacağına inandı ve melekleşti.
Artık içimizde kötü bir melek ve iyi bir şeytan yaşıyor.


Ahmet Savaş ÖZPINAR / Hayyamlar ve Yamyamlar



Aramızdaki görünmez bağlar

Tek başıma hiç sorunun yanıtını bulamıyorum.Hep yeni hayatlar yaşamayı isterken kendimi aynı hayatı tekrar tekrar yeniden yaşarken buluyorum. Sisli bir gecede yolunu kaybetmiş gemilere benzetiyorum kendimi. Yanına gidip konuşmak isteğim insanları da işte bu kayıp gemilere benzetiyorum. Uzaktan soluk ışıklarını görüyorum. Ama ne onlar bana yaklaşabiliyorlar, ne ben onlara... Sisli gecede birbirimize uzaktan bakıp yeniden kendi kayboluşlarımıza karışıyoruz. Umudum kalmadı artık; bu dünyada düşüncelerimi, beni, duygularımı gerçekten anlayacak birini bulmam imkansız görünüyor artık bana. Ama evimde duramıyorum yine de... Kendimi sokaklara atmak, insanlarla konuşmak, kendimi onlara anlatmak istiyorum. Dinliyor gibi gözüküp dinlemeseler de, anlıyor gibi yapıp gerçekte anlamasalar da...


Cezmi ERSÖZ