bu şarkıyı radyoda duydum ve çok beğendim tarih itibariyle bir şeye yorulmasın kesinlikle güzel, klibide ilk düetlerinin devamı niteliğinde yapmışlar hikayesi olan herşeye bayılıyorum ya...
kendimi soyutladığım, kendime açtığım, içine yüzlerce kişi alıp bir anda boşalttığım bu dünyada bir başınayım herkesle birlikte ama yalnız herşeyi yaparken hiçbir şeysizim anlaşılır gibi değil karmakarışığım aklımda binlerce soru var cevaplayamadığım ve artık sormaktan cevap aramaktan yorulduğum erken bir pes belki benimki ama daha fazlada yıpranmaya gerek yok zaten kafamda onca gerekli gereksiz düşünceyle leyla olmuşum saçmalar olmuşum en olmadık zamanda anlatamaz olmusum derdimi bulamaz olmuşum aradığım kelimeyi anlamadım ki bana ne oldu da bu kadar dağıldım, yoruldum, dalgınlaştım sanırım erken yaşlandım bu yıl baştan ağır geldi bana bir tatil lazım bana hatta şart ama ne varki gidemem, kıpırdayamam bir yere of ya zaman hızla gecsin gecsin gecsin bitsin arada kaçırdıklarımı da unutuyorum nasılsa kaybettiğin hatırlamayınca bak acıtmıyorda yolun sonunda durup o kız gibi kelebeklere ayrılsın isterdim vücudum bedenim düşüncelerimi tek tek ayrıştırsın ve yollasın doğaya ben bulamadım ama belki onlar bulur saf mutluluk ve huzuru....
"Preguntas Hermosas" is a story about a time that was shared between two people, told through a combination of "Poema X" by Pablo Neruda and "Under the Harvest Moon" by Carl Sandburg.
It unfolds in three parts; a fond remembrance, loss, and then finally acceptance.
Bisikletinin gidonunu Tam zamanında çevirmelisin Düşmemek için; Tam zamanında frene basmalı, Tam zamanında yola koyulmalısın.
Tam zamanında okşamalısın basını O üzüm gözlü çocuğun Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına, Tam ağlamak üzereyken.
Tam zamanında koymalısın elini omzuna En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.
Tam zamanında tutmalısın düşerken Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuğu.
Tam zamanında acımalı yüreğin Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına Evsiz kalınca çoluk çocuk Ki uzatasın elini bir parça.
Tam zamanında açmalısın kapını Hayatına girmek isteyenlere. Tam zamanında çıkarmalısın Sevginden şımarmaya başlayanları.
Tam zamanında affetmelisin kardeşini Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını Seni gecenin üçünde arayıp da Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.
Tam zamanında öğretmelisin oğluna Gerekiyorsa yumruk atmayı Tam burnunun üstüne Tiksinmeden pisliğinden, Yukarı mahallenin sümüklü bebesi Misketlerini zorla almaya çalışırsa.
Tam zamanında bağırmalısın Acıyınca bir yerin. Tam zamanında gülmelisin Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.
Tam zamanında yatmalısın Yola çıkacaksan ertesi gün Ve arabayı kullanan sensen Sana emanetse çoluk çocuk Ve kendin.
Tam zamanında bırakmalısın içmeyi Son kadeh bozacaksa seni Ve üzeceksen birilerini Ertesi gün hatırlamayacaksan.
Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden. Tam zamanında konuşmalı Tam zamanında şarkı söylemeli Tam zamanında susmalısın.
Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa Annenin babanın evini, Tam zamanında başka bir şehre gidip Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın. Tam zamanında dönmelisin memleketine.
Tam zamanında için titremeli, Tam zamanında âşık olmalı Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.
Tam zamanında toplamalısın oltanı Belki de seni şampiyon yapacak En büyük balığı kaçırmadan. Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli Tam zamanında ölmelisin Iskalamak istemiyorsan hayatı.
Haydi, şimdi kalk bakalım Silkin şöyle bir At üzerinden hayatın yorgunluğunu, Vakit zannettiğinden daha az Haydi, kalk bakalım, Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.
sahiplenmediğimiz bir şehire konuk olarak geldik hep gitmeyi bekledik kendi şehirlerimize ve birgün birimiz sevindi o bizim ilk yolcumuz... bu şehire farklı yerlerden gelip bulduğumuz ve buruk bir sevinçle uğurladığımız ilk yolcumuz bizim yolculuklarımız içinde kapıyı açan ilk gidenimiz... inşallah bizde şehirlerimize döneriz bir gün ama ağır geliyor gidenlerin ardından bakmak bundan sonra kalanlarımız için tek dileğim hep beraber ayrılmak buradan inşallah, o bir nebzede olsun rahatlatır içimi...
o kadar zamandan sonra birden bir çekilme oldu bende
yaşanmışlıklardan mıdır bilmem
gel-gitler duruldu, kıyı göründü ve sanırım son dalga yüreğimi soğuttu yaşananlara, devam eden hayata karşı birden uzaklaştım hayata dışardan bakıyorum bu sefer bunalım modum gibi değil... fırtınadaki deniz gibi dalgalanıp birden duruldum o an görüpte kaçtığım, kabullenmediğim şeyleri birden kabullenmem o an göremediğim, duymadığım, anlamadığım herşeyi bir anda film şeridi gibi gözümün önünden geçmesi ve sanki arkalardan bir sesin bana herşeyi birbir fısıldaması gibi öylece izledim, anladım, sakinledim şimdi sahilden denizi izliyorum sadece...